Circle Of Death
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Feel this magic
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ||Memories.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lucinda Carterville
Vampir
Vampir



Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 26/12/10

||Memories. Empty
MesajKonu: ||Memories.   ||Memories. EmptyPaz Ara. 26, 2010 9:56 pm


Lucinda Carterville & Venüs
Eski iki dostun asırlar sonraki karşılaşması.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lucinda Carterville
Vampir
Vampir



Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 26/12/10

||Memories. Empty
MesajKonu: Geri: ||Memories.   ||Memories. EmptyPaz Ara. 26, 2010 9:56 pm



Onun ölümünü milyonlarca kez görmüştü, 378 yıldır her gözlerini kapattığında karşısındaydı. Alevler içinde haykıran ve kıvranan bedeni, alevler söndükten sonra geride kalan kemik yığını ve yığının üzerinde parlayan altın kolyesi. Şimdi elleri arasında gizlenen kolye bir zamanlar Alexander ve Lucinda’nın aşklarını simgeleyen bir semboldü. Kusursuzluğunu Alex’in sanatçı yeteneği sayesinde elde etmişti, yaşlı vampirin ellerinden çıkmıştı. İki taneydiler, biri genç kadının gözleri renginde ametistlerle süslü, diğeri yaşlı vampirin gözleri renginde zümrüt ve yeşim taşlarıyla parıldayan iki kolye. Güzel vampirin elinde sevdiği adamın kolyesi, boynunda ise kendisininki bulunuyordu. Hiçbir zaman çıkarmayacaktı, yemini böyleydi.

Belki o ölmeseydi hala içimde bir parça insanlık kalacaktı diye düşündü umutsuzlukla. O ölmeseydi her şey çok farklı olacaktı. Mesela şimdi neredeyse 1300 yaşlarında olacaktı, var olan en yaşlı vampirlerden biri olarak kitaplara geçecekti, ya da evleneceklerdi, Lucinda uzun zaman önce anmayı bıraktığı soyadı taşıyor olacaktı. En yakın arkadaşından hiçbir zaman uzaklaşmayacaktı, gözlerinden kanla karışık yaşlar gelmeyecekti ve daha da önemlisi mutlu olacaktı. Sevdiği adam her gece kollarında uzanırken, her gece onu bin bir farklı şekilde severken dudaklarında her zaman aynı mutlu ve tatmin olmuş gülümseme gezinecek ve aynı sözleri tekrarlayacaktı; Seni seviyorum. Tüm kalbimle ve sonsuza dek. Oysa şimdi tek başınaydı, göçebe vampirlerden biri gibi. Güvenmiyordu kimselere ve sevmiyordu kimseleri. Hele de tek gecelik zevkler yaşadığı adamlardan sabah olunca tiksiniyor, kanlarını kurutup kaçıyordu. Sebebi basitti, hiçbiri Alexander gibi değildi. Onun gibi başka biri asla dünyaya gelmeyecekti.

Şimdi karanlık barda oturup karşısındaki yakışıklı kurbanını göz hapsinde tutarken sevdiği adamın ne kadar kusursuz ve eşsiz olduğunu bir kez daha anlıyordu. Gözü avınınkilere değdi ve yüzüne yapay bir şehvet maskesini yerleştirdi. Ah Alexander, keşke burada olsaydın. Oturduğu bar taburesinden kalktı ve sarışın adama doğru yürümeye başladı. Adamın gözleri, vampirin kusursuz bedeninde dolanırken kadının yüzünde gerçek bir memnuniyet ifadesi belirdi; erkeklerin arzu dolu bakışlarının hedefi olmak her zaman hoşuna gitmişti. Adama birkaç adım daha yaklaştı ve tutkulu bir sesle konuşmaya başladı. “Sanırım bu geceki avın benim, ne dersin?” Sözlerindeki ironiyi adam asla anlayamayacaktı. Gece yatakta yatarken ve bedenini tatmin ederken kadının sivri dişlerinin boynuna girdiğini hissedecekti, başta minik bir acı gelecek sonraysa zirveye ulaşmışçasına büyülü bir hisle sarsılacaktı bedeni ama kanı azalmaya başladıkça çığlıklar atacaktı, acı öleceği ana dek artacak, artacak ve artacaktı. Diğer odalarda yatan büyücülerse bu çığlıkları umursamayacaktı. Güzel kadını görmüştü her biri ve her birinin emin olduğu nokta böyle bir kadının kolay kolay zapt edilemeyecek tutkulara sahip olduğu, adamın ise böyle bir kadının bedenini kullanacağı için şanslı herifin teki olduğu olacaktı. Basit bir oyundu, kedi fare gibi değil, çocuk oyunları gibi. Hızlı, şüphe uyandırmayan bir oyun. “Seve seve.” diye mırıldandı adam tutkuyla ağırlaşmış bir sesle. Vampir gülümsedi ve kurbanının kokusunu akciğerlerine doldurmak için derin bir nefes aldı. Burnundan giren hava zerreciklerinde başka, çok başka bir koku vardı. Lucinda donakaldı ve gözleri fal taşı gibi açıldı. Bu barda avını gözetleyen tek avcı o değildi. Başka bir kadın vardı, üstelik çok eskiden tanıdığı bir kadın. Gözleri barın en karanlık kısmını tararken parıldayan bir çift sivri dişle karşı karşıya geldi, sonra tanıdık sert bakışlarla karşılaştı. Dudakları bir büyücünün duyamayacağı nazik bir ses çıkarttı; “Venüs.”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
||Memories.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Circle Of Death :: Circle Of Death :: Bildiriler :: Kurallar ve Sistemler-
Buraya geçin: